İKİ VADİ ARASINDA: DERSİM
Doğanın muhabbetine doyum olur mu? Kuşların kulağı hoş eden melodisi, çeşit çeşit böceğin dillere destan toprak üzerindeki direnişi ya da ağaç dallarında aheste bir ritimle hayata tutunuşu... Yeşilin her tonunu kucaklayan düşlerden örülü bir gerçekliğin tam ortasında, yaprakları kızıla çalmış uzun mu uzun, heybetli mi heybetli bir ağacın gölgesinde ıslığıma yer edinen ezgileri yarıştırıyorum her yanımda beliren kadim gözelerin soluksuz çağıltısını. Neylersin hayat, hayalde birikenin gerçekliğini hissedişi midir yaşamak? Bir yola sığınmak olmuştu günlerim. Efsanelerden hikayelere, dedikodulardan hasbihallere farklı zaman dilimlerinde türlü insan manzaralarının izdüşümüne şahitlik etme zenginliğini yaşadım, yaşıyorum. Şeytan arabası tek yoldaşım, Don Kişot belki de düşsel ortağım. Teker izim, ardımda beliren kocaman bir heybe olmuştu dönüp dönüp anımsadığım; bazen kederlendiğim, sıkça keyiflendiğim. Yollar hiç biter mi? En doğal hızımla yeni dahil oluşlara pedal çeviriyorum. Vira bisikle...