Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KENT KIRSALINDA OLDUĞU KADAR ÇOCUKTUK

  İstanbul'un en büyük köylerinden biriydi Bağcılar. İnsanların memleketlerinden akın akın göç ettiği, yeni yaşamlarını idare ettirebilmek için ekonomik bir savaşıma ev sahipliği yapan, geçmişte kurulan İstanbul hayalini yerle bir eden, suları sürekli kesik, elektriğin çoğunlukla olmadığı, yağan yağmurla birlikte çamur tarlası olan yolları ve o yollarda yürümeye çalışan insanların ayaklarına geçirdikleri bakkal poşetleriyle geçici çözüm buluşlarının yaşandığı yerin adıydı da Bağcılar. Bakırköy ilçesinden ayrılarak, ilçe statüsüne kavuşan birkaç yerleşim yerinden biriydi. Çocukluğumu anımsadığım çoğu zamanlar Bağcılar'ı da anımsarım beraberinde, Bağcılar çocukluğumdu. Henüz okula başlamadığım dönemler mahalleden arkadaşlarla sokak aralarında oynadığımız türlü oyunlar, yoldan geçen arabaların tacizine rağmen saatlerce sürüp giderdi. Anadolu'dan gerçekleşen göç, kentleşmenin olmazsa olmazı olan binaların sürekli çoğalmasını da beraberinde getirmişti.  İnşaat alanlarına kocaman...

TUHAFTIR İLK GİDİLEN YOLLAR

Uzun bir yolculuğun ardından otobüs Kars terminaline vardı. Aynı otobüste olmalarına rağmen birbirlerinden habersiz Nimet ve Ali, Kars şehrine ilk defa gelmiş olmanın şaşkınlığıyla indi İzmir'den gelen otobüslerinden. Yolculuk boyunca muavinleri olan yirmili yaşlardaki çalışanın bagajlarını vermesiyle şehir merkezine gidecek olan otobüse yönelmişlerdi. Bagajları gelişigüzel bir kez daha yerleştirildikten sonra bu sefer de diğer yolcularla birlikte gelişigüzel yerlere oturulmuş ve otobüslerinin kalkışını beklemeye koyulmuşlardı. Kars şehri yaz mevsimini uğurlamış kışa hazırlanıyordu. Eylül ayı bu geçişkenliğini fazlasıyla hissettiriyordu Kars halkına. Coğrafya derslerinden bildiğimiz Erzurum-Kars Platosu'nun üzerine kurulmuş geniş düzlüklere sahip bir şehirdi burası. Denizden fazlaca yüksek olması, görünüşüne aldanmamayı öğretmişti bu şehrin yaşayanlarına.  Nimet, Muğlalı bir ailenin iki kızından büyük olanıydı. Çocukluğu Muğla'da ve yazlık evlerinin bulunduğu Marma...

SOKAKLARA AÇILAN SİLUETLER

Geçmişin satırlarını ararken, fonda bilindik bir melodi tercümanım olmuştu gecenin derinliğine doğru adım atarken zaman. Düşlerimdeki sözcüklerle, sanatçının nağmeleri arasında gidip gelirken, çevremde olup bitene göz gezdirdim bir süre. Her bir masa farklı dünyaların izdüşümüyle meşguldü, tarih öncesi medeniyetleri çağrıştıran uğultuları da tek ortak noktaydı. Bitmesine tek yudum kalmış bira bardağım ve küllükte unutuverdiğim, ucu çoktan sönmüş sarma tütünüm masamdaki gerçeklermiş gibi dururken, hiç dokunmadığım içi fıstık taneleriyle dolu olan tabak ise firari bir fazlalıkmış gibi sırıtıyordu. Halbuki sıradan bir günün belirli bir zamanıydı, herkes için olması gerektiği gibi ilerliyordu ilerlemekte olan. Fiyakalı küfürlerin, edebi sözlerle bütünleşerek siyasi bir dinazora dönüştüğü vakitlerden geçiyorduk. Mekan, bir önceki yüzyılın icadı olan toplu taşıma araçları gibi, deyim yerindeyse tıklım tıklımdı. Biten bira bardakları dolusuyla hızlıca değişirken, iki tek keyifçileriyse bilme...