DÜŞLERİM, OYUNCAĞIM; ELİMDEN ALSALAR, AĞLAYACAĞIM
Başkent oluşundan mütevellit, bürokrasinin her türlü kademesinin şehrin griyle özdeşleşen yüksek binalarına tıkıştırılması hasebiyle, her katında; arşivleri, dosyaları, çıkan kararları, içinde 'devlet' geçen dedikoduları ölümsüz kılmaya gönüllüymüşçesine dirsek çürüten uzman, düz, ekonomist, şef, müfettiş sıfatlı kamu sevicilerin varlığı tabii ki yadsınamaz; bundandır, daha çok da eskilerin, memur kenti yakıştırması yaptığı Ankara, şimdilerdeyse bu ününü bir örtü gibi kullanarak bünyesine yayılmış ve yayılmaya devam eden fabrikalarda, hafif yahut ağır sanayi merkezlerinde, iş yerlerinde emekleriyle var olan sayıca çok daha fazla olan yığınları görmezden gelip o insanların hayata dair mücadelesini önemsememektedir. Vefasızdır. Ama bu vefasızlığının yanında, içine çeken bir cazibesi de yok değildir. Mevsimleri bile, sakinleri gibi iki kutupludur; haşindir kış, gönül kırıcıdır yaz ve hayat doludur her iki baharı. Gecenin karanlığının dağılmadığı sabahın ilk saatleri, Ankara ba...