Kayıtlar

Mart, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MİÇO

Önüne koyulan yemek artıklarına dokunmadan öylece duruyordu Miço. Nefes alıp vermekte o kadar zorlanıyordu ki, uğultulu havlayışı kesik kesik çıkıyordu boğazından. Köy kahvehanesinde bulunan ahali hüzünlü gözlerle bakıyordu köpeğe. İhtiyar Sabit Efendi, bardağındaki çayı ufak yudumlarla içerken, bir yandan da herkesin duyabileceği bir tonda kendi kendine konuşuyordu. "Şu zavallının haline bak. Dakikalardır burada, ağzına ufak bir parça dahi koymadı. Sen büyüksün yarabbi. İnsan olsa bir gün aç kalır, bilemedin iki gün. Şu köpecik kaç gün oldu hala yas tutuyor". İhtiyar adamın hüznü etrafındakilere yayılmışçasına hissediliyordu. Yüzlerde beliren, çaresizliğin ifadesiydi. Masalara yayılan oyunlar Miço'nun her haykırışında donuklaşırken, ellerde beliren kağıtlar isteksizce soluk örtülerin üzerine yayılıyordu. Kahvehanenin sahibi Dursun, yeni demlediği çayları masalara servis ettikten sonra ihtiyarın yanıbaşına bir sandalye yanaştırarak oturdu. Cebinde tuttuğu sigarasını çıkar...